Türk el halılarını Amerika, Almanya ve Fransa’daki halı tutkunları ile buluşturmak hedefleniyor.
Türk el halısının tarihini bilerek, bu kültürü özümseyerek ve severek yapan Özer Halı bünyesinde 450 yaşına dayanan oldukça eski el halıları var. Türk el halısı kültürünün yaşatılması için uğraşan marka, yurtdışında Amerika, Almanya ve Fransa gibi ülke pazarlarını hedefliyor.
Özer Halı’nın hikâyesini sizden dinleyelim?
1981 yılından bu yana baba mirası olan Özer Halı markasını bugüne taşıdık. İşe ilk olarak kilim üretimi ile başladık. Bu üretimin katkıları verdiği kültürel bilgiler o kadar geniş bir yelpaze ki her modelin ve motifin bir anlamı var. Her halı ve kilimin de bir hikâyesi var. Halıyı dokuyan kişiler o ilmeklerde aşkını, kini, özlemini anlatmış. Çavuşlu Halılarının öyküsü, bir subaya âşık olan kadının halıyı dokurken çavuş simgesi koymasına dayanır. Hayat ağacı, kadın eli belinde motifi doğurganlığı simgeler, kurtağzı genelde halının kenarında olur ve o obanın güçlü olduğunu simgeler. Tüm bu değerlerin kıymetini bilerek, işimizi severek yapıyoruz. Belli bir zaman sonra bu işin içine girdiğinizde eskiye yöneliyorsunuz. Yüz, yüz elli yaş üzeri halılarla ilgileniyorsunuz. Burada da sergilediğimiz Uşak Halımız 450 yaşındadır. Bunlara merak sararak daha çok işin kökenine iniyorsunuz. Eskiden Türklerde göçebe hayatı vardı. Türklerde halı ilk önce yatak olarak kullanılmaya başlanmış. Genelde düz renk olarak, kırmızı ve lacivert renkler kullanılır. Kök boyaların yapımında en kolayı kırmızı renktir, o yüzden yünleri kırpıp kırmızıya boyuyorlarmış. Çok kalın olmasının sebebi de alttan nem almıyor ve üzerinde böcek gezemiyor ve bu o dönemde sadece yatak olarak kullanılıyormuş. Zaman içerisinde bu değişerek dekoratif olarak kullanılmaya ve dokuyan kişinin içindeki duyguları yansıtmaya başlıyor. Amerikalı bir Profesör, “Siz halının kıymetini hiç bilmiyorsunuz, biz sizin halılarınızı Van Gogh’tan Picasso’dan daha değerli buluyoruz” demişti. Eski halılarda hiçbir motif olmadığı halde ortaya öyle eserler çıkartılıyor ki, o kilimin içerisine yüzlerce hikâye sığar. Kafasında canlandırdıklarını kilime dokuyor ve bunu imalat amacı gütmeden kendisi için ortaya çıkarıyor.
Bu bakış açısı ile Özer Halı nerelere geldi? Markaya yönelik hedeflediğiniz planlar nelerdir?
Rahmi Koç gibi özel müşterilerimiz var. Rahmi Koç, Salihli’deki mağazamıza geldiğinde “Siz bu kadar ürünü nasıl topladınız” demişti. Bunun cevabı yılların verdiği emektir. İşimizi severek yapıyoruz.
Kaç tane şubeniz bulunmaktadır?
Manisa’da iki şubemiz ile hizmet veriyoruz.
Şubelerinizi artırmak ya da yeni pazarlara açılmak gibi hedefleriniz var mı?
Yurtdışına açılmayı hedefliyoruz. Özellikle Amerika, Almanya ve Fransa gibi noktalar bizim için önem teşkil ediyor. Bu nedenle buralara markayı taşımayı planlıyoruz. Amerika, İtalya gibi çok çeşitli noktalarda özel müşterilerimiz var ve kilimlerimizi buralara ulaştırıyoruz.
Satışı yapılan el halıları tamir edilip mi müşteriye gönderiliyor?
İçlerinde tamir edilen ürünler var. Bazı eski el halılarını tamir etmeniz çok zor, bu müşteriyi kandırmak olur. Orijinalliği bozulmadan tamir edebildiklerimize müdahale ediyoruz. Mesela şuan fuarda da sergilediğimiz Bergama Halımızın ortasına tamir yapıldı. Yaptığımız en büyük hata zamanında gelen turist müşterilerin kandırılmasıdır. Bunu yapanlar bizim kültürümüze sahip çıkıp sevenler değil. Bunu yapanlar maalesef işe sadece satış amacı ile yaklaşıyorlar. Halı ve kilimin dışında Türk kültürüne yönelik çok fazla bir miras yok. Bu nedenle halı ve kilim kültürümüze sahip çıkmayı ve korumayı amaçlıyoruz. Dünyanın en iyi halıları Türkiye’den çıkıyor. Türk ve Anadolu kültürünü bitirmemek için uğraşıyoruz. Bazı deforme olmuş Türk halıları yurtdışında tablo olarak kullanılıyor. Türk halısının değeri paha biçilemez.