Doğallığı ve etnik kimliği ile dikkat çeken Muna Home ürünleri hiçbir hayvana ve doğaya zarar vermeden üretiliyor.
Her geçen gün hayatımızda daha fazla yer edinen doğallık ve doğala olan dönüş markaları da harekete geçirdi. Muna Home ürettiği yüzde yüz doğal hayvan yünü ve farklı etnik stili ile müşterilerin beğenisini kazanıyor. Oldukça niş bir alanda faaliyet gösteren marka ile farklı stillerini ve sektöre getirdiği yenilikleri konuşmak için Muna Home Firma Sahibi Yasmin Cicu ile bir araya geldik. Ürünlerin doğal görünümüne hayran kalırken, bunların üretimde hiçbir hayvanın ya da canlının öldürülmemesini takdir ediyoruz. Ne yapmak istediğini bilen, hedeflerini net çizen marka, işe daha yeni ne ortaya çıkarılabilir düşüncesiyle hareket ediyor, gördüğü farklı motifleri, kültürel değerleri de başarıyla koleksiyonlarına yansıtıyor.
Farklı bir ürün grubuyla hizmet veren Muna Home markasını daha yakından tanıyabilir miyiz? Neler yapıyorsunuz?
Halıya dair aileden gelen bir sevgi vardı fakat aslında halıyla tanışma öyküm çok uluslu bir Türk halı firmasının ihracat departmanında görev almamla başladı. 2011 yılında kendi yoluma devam etmeye karar verdim ve aynı yıl içerisinde halıya olan sevgimi kendi işime taşıdım ve Muna Home markasına hayat verdim. Halıyı yakından tanıyor olmam ve benim için bir tutkuya dönüşmesi beni böyle bir girişimciliğe iten unsur oldu. Çevremdeki tasarımcı arkadaşlarla birlikte hareket ederek yeni neler tasarlayabiliriz üzerinde çalıştık. 2011 yılında fiilen faaliyete başladık, sonrasında eşim de Barcelona’daki işinden ayrılarak markaya dahil oldu. Bir nevi bu yola birlikte çıktık. Bu markayı kurarken de sonrasında da hep yenilik getirmek düşüncesiyle hareket ettik ve zamanla kendi stilimizi oluşturduk. Ağrılık verdiğimiz nokta hep doğallıktı. Hayvana zarar vermeden ve mümkün mertebe kimyasal barındırmadan üretimi savunduğumuz ve önemsediğimiz için ürünlerimizi bu şekilde doğal iki koleksiyondan oluşturduk.
Tarzınız oldukça farklı görünüyor. Bu tasarım ve stili nasıl yorumluyorsunuz?
Markamızın stili etnik unsurlardan besleniyor. Mohair olarak tanımladığımız koleksiyon Angora keçisinin yününden yapılıyor. Ürünler tamamen el eğirme ve hiçbir boya kullanılmadan yünün doğal renklerinden oluşturuluyor. Elle dokunduktan sonra özel bir yıkama işlemi uygulanıyor ve müşterinin tercihine göre tarakla desen veriliyor. Elimizde doğal olan bu 5 rengi kullanarak ve özel tasarımlar katarak farklı bir stil uyarlamaya çalıştık. Daha sonrada yine aynı mantıkla ilerleyerek ilk kez yastık koleksiyonu çıkarttık. Bu grup içerisinde eşimin Sardunya adasına yaptığı bir gezide etkilendiği etnik figürlere yer verdik. Bununla birlikte Anadolu’nun desenlerinden uyarladığımız bir koleksiyon ile sade, geometrik ve modern çizgilerin kullanıldığı Black & White dediğimiz bir koleksiyonu da müşterilerin beğenilerine sunduk. Black & White koleksiyonu kozmopolit bir tasarım oldu. Bu ürünlerin üretimi tamamen elde dokunuyor, sonrasında işlemesine kadar elde yapılıyor. İstanbul Halı Haftası kapsamında düzenlene fuarda doğal ve özgün koleksiyonlar gelen ziyaretçilerin ilgi odağı oldu. Hayata geçirdiğimiz tüm ürünler doğal, ekolojik olmasının yanında çevre ve hayvanlara zarar vermeden oluşturuluyor.
Halıların altlarına kullandığımız altlıklar sayesinde halılar kaymıyor. Bunun dışında İtalyanca “Pura Lana” saf yün anlamına gelen başka bir koleksiyonumuz var. Bunda da daha önce hiç olmayan bir şeyi halıya uyarladık. Yüzde yüz yün kumaş gibi dokunuyor, sonrasında arkasına arkalık takılıyor. Bildiğiniz kuzu postu kullanılıyor fakat bu yapılırken hiçbir hayvan ölmüyor. Bir hayvanı öldürerek onun derisini kullanmıyoruz. Kırpılan yünler dokunarak aynı görünüm elde ediliyor. Amacımız her zaman daha çok hayvan dostu ürünler ortaya çıkartmaktı. Bu nedenle bu koleksiyonda oldukça ilgi gördü. Ayrıca bu sene yeni çocuk desenlerini ilk kez uyguladık. Melek kanatları, bulut ve balık şeklinde farklı halılar denedik. Halı koleksiyonunu tamamlayan puf ve yastık gibi aksesuarlara da yöneldik.
Tüketiciler her kullandığı üründe bir doğallık ve organiklik arıyor. Sizin de ürünleriniz yüzde yüz doğal. Müşteriler ürünlere yönelik nasıl tepkiler verdi. Bu anlamda nasıl bir hedef kitle oluşturdunuz?
Doğallığa önem veren, gerçek anlamda çevre ve hayvan dostu olan tabakanın özellikle ürünler ilgisini çekiyor. Günümüzde artık her şey çok hızlı üretiliyor ve çok hızlı tüketiliyor. Bu nedenle el emeği olması ürünleri değerli kılıyor ve dikkat çekmesini sağlıyor. Piyasada bu alanda bir muadilimiz yok. Bütün insanların beğenisine sunamıyoruz ama bu tarzı beğenen insanların oldukça ilgisini çekiyor. Eski yok olmak üzere olan bir Türk geleneği olduğu için ve farklı bir görünüme sahip olduğu için aslında daha niş bir ürün diyebiliriz.
Bu eski Türk geleneğinden bahsedebilir miyiz?
Keçi yünü çok sıcak tuttuğu için eskiden battaniye olarak kullanılan bir dokuma şekliyken günümüzdeki yaşam şekline biz bunu halı ve kilim olarak uyarladık. Müşterilerin beğenisine sunduğumuz bu koleksiyona yönelik güzel tepkiler almaya devam edeceğimize inanıyoruz. Zaman içerisinde farklı tarz ve motiflerle zenginleştirdiğimiz koleksiyonumuzun kalitesi de artıyor. Özellikle belli bir kitlenin sevdiği ve takip ettiği bir koleksiyon oldu.
Ürünlerin tasarımlarını yaptığınızdan bahsetmiştiniz. Bunun için bir tasarım ekibiniz var mı?
Farklı tasarımcılarla da çalışıyoruz ama tasarım tarafını ağırlıklı olarak eşimle birlikte üstleniyoruz. Farklı kültür ve öğelerden esinleniyoruz, sonrasında bu motifleri özgün bir stil ile uyarlıyoruz. Son çıkan koleksiyonda Sardunya adasının etnik unsurlarını ve Anadolu’nun farklı motiflerini yansıttık.
Ürünler Türkiye’de nerelere ulaşıyor? Bu anlamda Muna Home marka bilinirliğine sahip mi?
Türkiye pazarına yönelik şuanda bir çalışma yapmadık. İstanbul’da severek çalıştığımız bir satış noktamız bulunuyor. Genel anlamda Türkiye çok hedef pazarımıza girmiyor. Ağırlıklı olarak Avrupa ve Amerika hedef noktalarımızı oluşturuyor. Yünlü ve tüylü görüntü insana soğuğu çağrışım yaptırdığı için soğuk iklime sahip olan ülkelerde yine hedef noktalarımızdır. Aslında yün, yaz ve kış kullanılan bir ürün fakat bu genel çağrışım caydırıcı olabiliyor. Aslında yazın serin tutar ama bu konuda yanlış bir önyargı var.
Spesifik bir ürün ortaya çıkardığınız için bunların üretim tarafı nasıl oluyor? Özel üretim mi gerçekleştiriliyor?
Küçük ürünler için bünyemizde bir stok bulunduruyoruz fakat büyük ebatlara sahip ürünler sipariş üzerine üretiliyor. Büyük ebatlar birbirine dikilerek oluşturuluyor.
Markaya yönelik neleri hedefliyorsunuz?
Bu fuar ile Amerika’da yeni müşterilerle temas kurmayı amaçlıyoruz. Ufak ufak işin online tarafına eğilmek istiyoruz. İnternet üzerinden bu ürünlerin satışını nasıl yapabiliriz bunu denemek istiyoruz. Bunun dışında farklı yünleri karıştırarak daha uygun ve farklı kalitede alternatifler oluşturduk. Bunlarda Zara Home gibi büyük gruplara özel olarak hazırlandı. Bu anlamda farklı iş birliklerine her zaman açığız. Bunlar çok keyifli ürünler fakat çok fazla sirkülasyonu olmadığı için ve siparişe dayalı özel üretim olduğu için bu gibi farklı işlere de yöneliyoruz.