TİMBUKTU’DAN TİBET’E DOKUMANIN İHTİŞAMI

Central Park’ın batısında yer alan New York Historical Society (NY Tarihi Toplum Müzesi), egzotik halı ve tekstil eserlerinin yer aldığı “Timbuktu’dan Tibet’e Dokumanın İhtişamı” sergisine ev sahipliği yapıyor. Manhattan’ın ünlü koleksiyoncularının kulübü olan Hajji Baba’nın 75. yıldönümü kutlamaları kapsamında organize edilen sergi, New York’un oryantal halıya tutkusunun bir ifadesi olarak ziyaretçi akınına uğruyor.

Göçebelerin üzerinde yürüdüğü tüm renkler New York Historical Society Museum’da yeniden canlanıyor. New York’lu koleksiyonerlerin ünlü kulübü Hajji Baba tarafından organize edilen “Timbuktu’dan Tibet’e Dokumanın İhtişamı: Egzotik Halı ve Tekstil Eserleri Sergisi” doğunun gizemli havası-nı Amerika’ya getiriyor. Serginin küratörü Dr. Jon Thompson eserlerin insanlar tarafından kullanılmış olması-na dikkat çekiyor ve ekliyor: “Buradaki her şey bir amaç için yapılmış. Ve birileri onları gerçekleştirmek için enerji, güç ve aşklarını ortaya koymuş.”

Serginin organizatörü Hajji Baba Club, 75. yılını kutlayan ve Amerika’ nın en eski olduğu kadar en prestijli halı uzmanlarının topluluğu. Zaten eserlerin çoğu da Hajji Baba üyeleri tarafından sergilenmek amaçlı olarak belirli bir süreyle ödünç verilmiş. Diğer bazı eserler de Metropolitan ve Winterthur müzelerinden gelmiş. Historical Society müzesinin yaklaşık 372 m2’lik alanda kalan güney galerilerinde adeta bir festival havası estiren sergi, 15.yy-20.yy arasında Afrika’dan Orta Asya’ya geleneksel İslam eserlerinin örneklerini içeriyor. Göçebe eserlerinin bej bir manzara kattığı renk cümbüşü olarak anlatılan sergideki eserlerin değeri 250 $’dan (İki yüz elli Amerikan doları) başlayarak 100.000 $’ın (Yüz bin Amerikan doları) üstüne çıkabiliyor ve sadece Hajji Baba üyelerinin katkıları 1.469.490 $ (Bir milyon dört yüz altmış dokuz bin dört yüz doksan Amerikan doları) olarak sigortalan-mış.

Günümüzde antika halıların nadideliğinden kaynaklı olarak serginin teması faydası aykırı gibi görünse de, durum uzmanlığın sofistikeleşmesi ve fiyatların kızışmasına sebep oluyor. Küratör Dr. Thompson bu durumu şöyle değerlendiriyor: “Koleksiyonerler arasında eserleri duvardaki sanat olarak görme eğilimi yaygın. Ama umuyorum ki bu sergiyle insanlara odaklanabilecek ve bu eserlerin fonksiyonelliğini de görerek dengeyi sağlayacağız.”

Sergi New York’un diğer kültür zenginliklerine ve tarih hazinelerine açılmış bir penceresi gibi yorumlanı-yor. Çoğu eserin sahibi kültür bugün yaşamıyor olsa da parçaları bir araya getirince ortaya çıkan hikâyeler tarihteki toplumların kimlik arayışını anlatıyor. Örneğin Batı Afrika’daki Mali’de bi şehir olan Timbuktu 15.-16. yy’lar arasında İslam propagandasının entellektüel ve ruhsal merkezi olmuş. Yine sergideki bazı eserlerin kaynağı olan Sankore ve Sidi Yahya camileri Timbuktu’nun altın çağının simgeleri. Sürekli restore edilselerde bu tarihi eserler yokolma tehlikesi altındalar çünkü Timbuktu çamurdan bir şehir.

Timbuktu’dan Tibet’e uzanan görkemli sergi, New York’un modern havasından doğunun mistik ve zengin tarihine yapılan keyifli bir yolculuk alternatifi olarak beğeniyle izleniyor.