Sektörün takım elbiseli genç oyuncusu; Atlantik Halı

Yeni yapılanma sürecini tamamlayan Atlantik Halı, yenilenen yüzü ile 2018 yılında tüketicinin karşısında olacak.

2015 yılında Kayseri’den halının başkenti Gaziantep’e taşınan Atlantik Halı, 2018 yılına yeni yapılanması ile giriyor. Logo ve tecrübeli genç kadrosu ile markayı daha üst sıralara taşıma hedefinde olduklarını belirten Atlantik Halı Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Kaplan, çalışanları ile gerçek bir aile olduklarını, bunun da yaptıkları işlere olumlu yansımalarını gördüklerini söyledi. Hali hazırda 7 kıta, 50 ülkede bulunduklarını da sözlerine ekleyen Kaplan, marka bünyesinde klasik desenlerin yanı sıra, modern desenlerin de üretimini yaptıklarını ve Atlantik Halı’nın tüm dünyada adından söz ettireceğini ifade etti.

Öncelikle Atlantik Halı’nın Gaziantep’e taşınması ve yeni yapılan üretim tesisleri hakkında bilgi verir misiniz?

Atlantik Halı 1987 yılından 2015 yılına kadar Kayseri’de üretim yapıyordu. 2015 yılında Gaziantep‘e taşındı. Bu taşınma esnasında tüm üretim tesisinin modernizasyonu gerçekleştirildi ve yeni dokuma tezgahları eklendi. Konfeksiyon sürecinde teknolojinin gerisinde kalan makineler parkur dışında bırakıldı. Son teknoloji tam bilgisayar destekli makineler alınarak üretimin bu sürecine dahil edildi. Yeni tesis tamamen baştan inşa edildi ve gerek yangın, sel vb. afetlere karşı, gerekse siber güvenlik noktasında son teknoloji güvenlik sistemleri ile donatıldı. Sonuçta işimiz sanat dedik ve idari personellerimizin hayallerini dört duvar arasına almamak, üretim kaslarını zayıflatmamak için ferah iç mekanıyla, bahçesi ve kamelyaları ile modern bir idari bina inşa ettik. Üretim personellerimiz için en başta iş güvenliği olmak üzere yemekhane vb. ortak kullanım alanlarının hijyeni ve kişisel alanlarındaki rahatlıklarına kadar her ayrıntı gözetildi. Personellerimize Atlantik ailesinin üyesi olmanın ayrıcalıklarını tesisimizde de hissettirmek istedik. Tüm bu projelerde ülkemizce tanınmış iç ve dış mimarlar ile birlikte çalıştık.

Böylelikle Atlantik Halı 45.000 metrekare kapalı ve 5.000 metrekare açık olmak üzere toplamda 50.000 metrekarelik çok daha modern ve yeni bir üretim tesisine sahip oldu. Atlantik Halı şu anda tüm ürünlerini tasarım aşamasından başlayarak, iplik üretimi, dokuma, konfeksiyon, son işlemler ve lojistik dahil olmak üzere üretim ve sonrası süreçlerinin tamamını bu tesisten çözüyor ve yönetiyor. Tüm dünyaya da buradan hizmet veriyoruz.

Atlantik Halı sektöre ne zamandan beri hizmet veriyor? Atlantik markasını kısaca özetler misiniz?

Atlantik halı olarak yüksek kaliteli makine halısı üretiminde Türkiye’nin önde gelen tesislerinden birine sahibiz. 1987 yılından bu güne 7 kıta, 50 ülkede ülkemizi başarıyla temsil eden Atlantik Halı, sektörün ilk uluslararası ISO 9001 Kalite Güvence Sistemi belgesine sahip kuruluşudur. 2013 yılında sektörün en güçlü markalarını içinde barındıran grup şirketlerimiz arasına dahil olan marka, 2015 yılına kadar Kayseri’de üretime devam etti. Bu sayede sektördeki bilgi ve birikimimiz Atlantik Halı’ya yeni bir enerji kazandırmış ve tecrübesine dinamikliği de eklemiştir. Atlantik Halı, işinin ehli yöneticilerimiz kontrolünde, alanlarında uzman teknik personellerimiz tarafından yeniden ele alınarak yeni bir vizyona büründürüldü.

Bu markayı grup şirketinize kattıktan sonra ne gibi değişimler yaptınız?

Yaş ortalaması 33 olan tecrübeli genç Atlantik ailesinin dinamik yapısının ilk yansıması logomuzun değişimi ile oldu. Halının ata mirası olduğunu unutmayan ve bu işi gelecek nesillere teslim edilecek bir emanet olarak benimsemiş, geleneklerine bağlı, olgun ve bir o kadar da modern ve yenilikçi olan Atlantik Halı’yı yeni logosu ile hissettirmek istedik. Logodaki renkler ile olgunluğunu ve ağır duruşunu, yeni yazı karakteri ile de genç ve dinamikliğini yansıttık. Ben Atlantik’e takım elbiseli genç diyorum.

2.dokunuş ürün gamına yapıldı. Ürün çeşitliliği arttırıldı, desenler ve renkler modernleştirildi. Atlantik’in güçlü olduğu ve tüm dünyada adından söz ettirdiği geleneksel yün ürünlerinin modernizasyonu yapıldı. Aslında yün, sağlık ve dayanıklılık demektir. Kendi doğal yapısından dolayı dışarıdan hiçbir katkı maddesine ihtiyaç duymadan işleyebiliyoruz. Dolayısı ile tamamen organik bir ürüne temas ediyor vücudunuz. Yine kendinden helezonik bir yapıya sahip olduğundan, reciliansı yüksektir. Yani üzerine uygulanan kuvveti emiyor ve kırılma vs. gözlenmiyor. Ben yünü bu noktada çok seviyorum ve bu geleneksel ürünü yaşatmak istiyorum. Tüketicilere de bunu tecrübe ettirmeyi amaçlıyoruz. Bu amaçla da yün ürünlerimizi lacivert, bordo gibi koyu renk ve klasik desenlerinin yanı sıra modern renk desenlerde ekleyerek genç tüketicilerin de beğenisine sunduk.

Sizi diğer markalardan ayıran özelliğiniz ne desek?

Atlantik ailesi olarak basılmamış çimenlerde gezinmeyi kendimize düstur edindik. Zamanın gerisinde kalındığında gerilemeye, zamana ayak uydurmaya çalıştığınızda da yerinizde saymaya başlıyorsunuz. Fakat zamanın ilerisinde hareket etmeyi başarabilirseniz hep ilklere imza atıp, hep yenilikler ile anılırsınız. Çok şükür bu noktada da patent başvurularında da bölgede önde gelen firmalardan biriyiz. Atlantik ailesi olarak tüm bu çalışmalarımızın ülkemizle birlikte tüm dünyada olumlu reaksiyon alması ve ülkemizi temsil yeteneklerimizin haklı gururunu yaşıyoruz.  Bunun da temelinde disiplinli olmak kadar mütevazi olmak ve eleştirilere açık olmak var. O zaman gerçek bir aile oluyorsunuz ve bunun bereketi işlerinize yansıyor. Atlantik ailesinin bu enerjisi ile adımızdan uzun yıllar söz ettireceğiz.