İpliğinden, boya ve dokuması ile beraber kültürel klasik anadolu halı ve kilimlerinin yüzde yüz yerli malzeme ile üretimini yapan Gökkuşağı Halı, tarihsel el halı ve kilimlerini de meraklıları ile buluşturuyor.
Günümüzde el halısını anlamak için bazı önemli bilgilere sahip olmak gerekir.Geçmişin kültürünü ilmeklerinde ve motiflerinde taşıyan el halılarına sahip çıkan veonları parlatan Gökkuşağı Halı, bu kültürel mirasın korumasında önemli aktörler arasında yer alıyor. Bu mirası korumakla da kalmıyor, halen bu özellikleri taşıyan üretim malzemesi ve dokuma tezgahlarında üretim yapıyor ve bunu yüzde yüz yerli hammadde kullanarak gerçekleştiriyor.
Gökkuşağı Halı marka serüvenine ne zaman başladı? Markanın yakın tarihi ve faaliyetlerini sizden dinleyebilir miyiz?
Gökkuşağı Halı 1994 yılından beri hizmet hayatını sürdürüyor. Üretimimiz Türkiye’de gerçekleştiriyor, üretimimizde yün,boya malzemesi ve dokuma işlemlerinin tamamı yüzde yüz Türk malı hammadde ile öne çıkıyoruz. Eskiye dayalı bir sistem, döngü var. Eskiden kullanılan kök boya ve teknikleri ile aslına uygun malzeme yaptırmaya çalışıyoruz.bir diğer faaliyetimiz ise eski halı ve kilimleri piyasadan tedarik edip, tamir ve bakımlarını yaptırıp tekrar pazara sunuyoruz.
Bünyenizde sıfırdan üretim gerçekleştiriyor musunuz?
Tabii ki önceden söylediğim gibi uzmanlık alanımız üretim.Yıllardır üretim içinde olan bir firmayız.Bunun verdiği tecrübe ile her geçen gün halının üretimini daha da kalitesini arttırarak kendi tesislerimizde yapmaya çalışıyoruz.
Üretim tesisi nerede konumlanmaktadır?
Bu işe ilk adım attığımızda üretim tesisimiz Konya, Aksaray bölgesindeydi. Sonrasında ise o bölgede dokuma talebi azalınca üretimimizi Manisaya taşıdık.Şu anda Manisa ve İzmir bölgesinde üretimimizi gerçekleştiriyoruz.
Bu tesiste ne kadarlık bir kapasitede hizmet sunuyorsunuz? Halılar ne kadarlık bir süreçte dokunuyor?
El halısı mevsime bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Dokuma mevsimi şuandan itibaren 5 aya inmiş durumda. Eskiden ise dokuma 6-7 ayda yapılırdı. Bundaki düşüşün ana sebebi, dokumacılar yazın genellikle bağ bahçe işleri ile meşgul oluyor. Hasat nedeniyle kendi işleri ile de ilgilenmeleri gerekiyor, haliyle dokumaya zaman kalmıyor. Ekipman noktasında ise sıkıntı yok, 150-170 adet tezgahımız mevcut. Bu da 150-200 arasında dokuyucu demektir.
Eski halıları tedarik ettiğinizden de bahsetmiştiniz. Bu noktada nasıl bir süreç var? Elinize genellikle ne tarz halılar geçiyor?
Halı ve Kilimler gezgindir.Dünyanın hemen her bölgesinde ihtiyaçtan dolayı üretilmiştir.Bu işin önemli noktası işin ehli olmak, halıyı iyi bilmekte ve tanımakta yatıyor. Aldığınız her halı ve kilim ilgi görmeyebilir.Çünkü her halının özelliklerinden dolayı bir ismi vardır, bunu da boyasından,dokumasından,modelinden,malzemesinden ve insanların yaşantısından alır ve bir kültür oluşur.Böylece halıyı bilen birisi takribi olarak yaşını ve yöresini bilebilir.Tabii ki günümüzde yapılan yozlaşma dahil değildir.Yani yeni modern üretimler bu özellikleri göstermeyebilir.Bu noktada bir halı ve kilimi isimlendirmek ve değerlendirmek için bilgi ve tecrübe gerekir.Siz öncelikle bunu bilmeli ve özümsemelisiniz, ancak öyle halıyı doğru hedef kitleye satabilirsiniz. Bu bilgi ve tecrübe, halının içinde yoğrulup, bu işin biraz tozunu yutmaktan geçer. Bugün eski bir halı gördüğümde onun nereden geldiğini, hangi kültürü taşıdığını ve kaç yaşında olduğunu genellikle söyleyebilirim. Bu bir Anadolu Halısı, Kafkas ya da İran halısı olabilir, bunu ancak işin ehli biri anlayabilir. Bunun analizi yapılırken kullanılan malzeme, model, boya ve desen gibi kriterler referans oluyor. Dediğim gibi bu işin sırrı halının dilini anlamak, 37 sene içinde öğrendiklerizin dışında daha çok bilgiye ihtiyacımız var,
Peki, biraz maziye gitsek, halı sektöründe bulunduğunuz zamandan bu yana karşılaştığınız ilginç hikayeler var mı?
Tabii ki bu zaman zarfına çok hikaye sığmıştır.En aklımda kalanı ve üzüldüğüm ise bir gün bir esnafın sırf elindeki halının değerini bilmeden sadece bir çift Hereke halısı satabilmek için Selçuklu döneminden kalma fragman bir halıyı turiste hediye etmesiydi.Tabii ki bununla beraber halının tarihçesini bilmeden satan tüccarlar yüzünden bugün dünya üzerinde değeri bilinmeyen çok fazla diğer eserler gibi Türk halısı ve kilimide var.Halı bizim en önemli miraslarımızdan birisi,bunları gelecek nesillere ulaştırmak ve korumak en büyük vazifemiz olmalıdır.
Halıları yurtdışına ihraç ediyor musunuz?
Genellikle halıların yüzde 80-90’ınını yurtdışına ihraç ediyoruz. İhracat yaparken genellikle sipariş üzerine çalışıyoruz.
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
Amerika, Avrupa ve Japonya ihracat yaptığımız başlıca pazarlarımızdır.
El halısına yönelik en fazla rağbet hangi ülkelerde var?
El halısında bizim asıl pazarımız Amerika. Avrupa son yıllarda azaldı, diğer hitap ettiğimiz pazarlar arasında Japonya ve birazda Avustralya yer alıyor.
Türkiye’de kaç çeşit eski halı var?
Halı gezen bir nesne olduğu için, İran, Amerika, Avrupa, Çin, Hindistan, Pakistan, Afganistan, Azerbaycan, Özbekistan, Türkmenistan ve Afrika ülkeleri gibi birçok farklı ülkeden el halısı ve kilim elimize geçebiliyor. Daha öncesinde böyle halılar vardı ve sattık. Daha öncede belirttiğim gibi nereden geldiğini, hangi kültürün izlerini taşıdığını bilmek gerekir. Ülke olarak baktığımızda el halısında en bilinen pazar İran fakat son dönemlerde daha ucuz olması nedeniyle Hindistan,Pakistan, Afganistan ve özellikle Çin’de el halısı piyasasında yerini aldı. Oralarda dokunan halı ve kilimler gerek kullanılan hammadde gerek kalite olarak ucuz bir işçilik ile birlikte makine halısı görünümü veriyor.
Ürettiğiniz ve tamiratlarını yaptığınız halılar, gerçekten Türk kültürünü ve çok eski zamanlardaki yaşanmışlıkları anlatan bir ürün. Siz bu konuda ne gibi zorluklar yaşıyorsunuz? Türk imajını dünyaya doğru tanıtmak ve Türk halısını iyi anlatmak için sizce neler yapılması gerekiyor?
Geleneksel el halısı mirasına sahip çıkmak adına çok emek verdik. Aynı kalitede kilimler ve halılar üretmeye çalıştık. Bu husustaki mücadelemiz halen devam ediyor. Fakat buna değinmekte de fayda var; son dönemlerde gelişen teknoloji ve dekorasyondaki yeniliklere entegre olarak halı ve kilimle aslında çokta özdeşmeyen ürünler yapıldı. Yeni nesil halılar birkaç yıl kullanıldıktan sonra bir kenara atılıyor, sonrasında hiçbir değeri yok. Oysaki kültürel mirasımız el halıları yıllandıkça değerleniyor, dönüşümlü kullanılabiliyor. Temiz kullanıldığında değerlenen bu halılar bizim gibi bu işe gönül vermiş halı tutkunları tarafından meraklılarına satılıyor. Yabancılar, en çok Anadolu’da kullanılmış eski halılara rağbet gösteriyor, kendi ülkemizde maalesef böyle bir kültür yok. Bizim öncelikli amacımız, kök boyaya dayalı, tamamen katma değeri olan ve Anadolu’da çıkan ürünler ortaya koymak. Bu konuda özellikle dokuyucu bulma konusunda zorlanıyoruz.