1972 yılından beri Saray Halı bizimle büyüyor

Saray Halı özgün çizgisiyle yeni başarılara imza atmaya hazırlanıyor.

Saray Halı, ülke sınırlarını aşan marka bilinirliliği ve sunduğu zengin ürün çeşitliliği ile başarı yolunda basamakları hızlı tırmanıyor. Bunu yaparken temkinli bir ilerleyiş için etkili stratejiler benimseyen marka, 1972 senesinde faaliyet hayatına başlayarak, uzun yıllardır Türk halısını dünyanın birçok noktasındaki farklı distribütörler kanalıyla temsil ediyor. Saray Halı Dış Ticaret Pazarlama Müdürü Ekrem Yeniçeri, bize nesillerdir tercih edilmenin sırrını anlattı.

Saray Halının öyküsü nereye dayanıyor? Kaç yılında kuruldunuz? Faaliyetleriniz nelerden oluşmaktadır?

Saray 1972 yılında ilk kurulduğu yer olan Kayseri Develi’de faaliyetlerini sürdürmektedir. Teknolojik yeniliklerin kullanıldığı full entegre bir tesiste hizmet vermekteyiz. Hammaddeyi cips olarak işledikten sonra üretilen ipliğin halıya dönüşünceye kadarki tüm süreçlerini kendi bünyemizde gerçekleştiriyoruz. Şuanda çalışan 33 tane tezgah ile birlikte yıllık 5 milyon metrekarelik kapasitemiz var. Ağırlıklı olarak yün akrilik üretimi yapıyoruz. Yaklaşık olarak 600 bin metrekare açık alanda üretim faaliyetleri gerçekleştiriliyor. Müşterilerin istekleri doğrultusunda zengin bir ürün yelpazesiyle hizmet veriliyor. Yurt içine akrilik ve yün ağırlıklı üretim yapılırken, yurt dışına ise ağırlıklı olarak polip türünde ihracat gerçekleştiriliyor. Dünyanın her noktasına ulaşmayı amaçlayarak, bugün 30-35 noktaya ihracat faaliyetinde bulunuyoruz. İhracatta en önemli pazarlarımız, Amerika ile Almanya’dır. Her iki ülkede de distribütörlükler vasıtasıyla çalışmaktayız. Avrupa’ya dağıtımımızı Almanya üzerinden yapıyor, Ortadoğu’ya ise Suudi Arabistan’dan kanalıyla ulaşıyoruz. Ayrıca Kazakistan’da da distribütörlük faaliyetimiz bulunuyor.

Geçmişi uzun yıllara dayanan Saray Halı, tecrübesi ile alanında en köklü markadır. Agresif bir satış stratejisi yürütmeden, özellikle ihracatta marka için en uygun olan müşteri portföylerine odaklanıyoruz. Burada önemli olan doğru ve pazar için önem oluşturan kilit noktalarla çalışabilmektir. Marka güvenilirliğini sağlamak, prestij sahibi iş ortakları ile yola devam etmeyi gerekli kılıyor. Yurt dışında bu güven ortamını sağladığımız, 35 yıldır bizi temsil eden firmalar var. İyi bir sinerji yakaladığımız iş ortaklarımızla, uzun vadede sağlam diyaloglar kurarak sadık bir marka profili çiziyoruz.

Yurt dışı kanalında Almanya, Amerika ve Kazakistan ülkelerinde distribütörlük satış politikasını benimseyen Saray Halı, bu bölgelerde kaç satış noktasıyla hizmet veriyor?

Amerika muazzam büyük ve önemli bir pazar… Amerika Birleşik Devletleri’ndeki distribütörümüz duvardan duvara halı alanında etkili faaliyet gösteriyor. Parça halı olarak, distribütörlük haricindeki satış noktalarına da ürünlerin ihracatını yapıyoruz. Amerika’da Saray Halı’nın temsilciliğini yürüten firmanın geniş bir satış ağına sahip olması nedeniyle ürünlerimiz orada her noktaya ulaşıyor. Almanya’daki temsilciliğimiz ise daha çok zincir marketlerle çalışmaktadır. Bu sayede Almanya’nın geneline hakim olabiliyorlar ve böylece Almanya’da, Saray Halı markasıyla ciddi bir marka bilinirliği sağladık. İşin sırrı ise, doğru pazarlarda markamızı en iyi şekilde temsil edebilecek doğru noktalar ile çalışmak… Bu strateji bizi pazarda etkin bir marka kılıyor.

Distribütörlük noktasında yüksek potansiyeli ile sektörde dikkat çeken Rusya’da Moskova için yeni bir iş ortaklığı imzalıyoruz.  Ayrıca Rusya’da Ekaterinburg için farklı, Krasnodar için farklı temsilcilikler ile çalışıyoruz. Ülkelerin coğrafi durumlarına göre bir yayılma politikası uygulanıyor. Uluslararası fuarlarla Uzakdoğu’dan Ortadoğu’ya, Avrupa’dan Kafkaslara kadar Saray Halı markasını ulaştırmanın gurunu yaşıyoruz. Yurt dışının yanında aslında markanın dağıtımı noktasında ağırlık iç piyasadadır. Mevcut kapasitemizi arttırarak, gerek iç piyasa gerek yurt dışı ayağında daha fazla büyümek hedeflerimiz arasında var. Lakin ekonomik arenada içinde bulunduğumuz durum, yatırım noktasında adım atarken daha fazla düşünmemize neden oluyor. Marka olarak önceliğimiz; mevcudiyeti korumak, sonrasında yatırım için temkinli bir yol haritası belirlemektir.

Son zamanlarda çevre ülkeler ve (İran, Irak, Suriye gibi) Ortadoğu pazarına köprü olan ülkelerde yaşanan sıkıntılar ihracatınızı nasıl etkiledi? Bu süreç sizi yeni pazarlara yönlendirdi mi?

Bu süreç, elbette ihracatımızı etkiledi. Fakat bu ülkelerle çalışmasanız bile, Suudi Arabistan’a ya da farklı bir Ortadoğu ülkesine ihracat yaparken yolunuz buralardan mutlaka geçmek durumundadır. Burada birden bire navlun fiyatları arttı. Savaş öncesi 2.500 Dolara Suudi Arabistan’a bir tır giderken, fiyat 7.500 Dolara çıktı. Mısır üzerinden çeşitli alternatif yollarla bir şekilde ulaştırılsa da, artan maliyetler sektörü ciddi anlamda sarstı. Firmaya hesapladığınız fiyat 2.500 iken yaşanan sıkıntılar sonrasında 7.500 olunca işler değişiyor.

Öte yandan Rusya ile yaşanan sıkıntılardan dolayı da sektör ciddi anlamda sekteye uğradı. Bu gibi yaşanan sıkıntılar sizi yeni pazar arayışlarına yönlendirse de, bu kısa vadede değil, analizlerle uzun solukta yapılacak bir çalışmayı gerekli kılıyor. Bu nedenle çok fazla risk almadan, mevcut pazarları iyileştirmek ve güçlendirmek daha cazip geldi. Marka olarak tıkanıklık yaşandığı noktada yeni pazarlara yönelmek gerektiğinin bilincini taşıyarak, öncelikli hedefimiz var olduğumuz ülke pazarlarında lider konuma gelebilmektir. Bu noktada da, marka olarak edindiğimiz felsefe ile müşterimizin taleplerinin örtüşmesi bizim için avantaj oldu. Bu dönemde mevcut müşterilerimiz siparişlerini arttırmaya gitti. Baktığımızda 2016, 2015 yılına kıyasla kötü bir seneydi. Bu olumsuz sürece rağmen, 2015 yılındaki rakamları geçerek önemli bir ivme yakaladık. Bu başarıda izlediğimiz politikanın da etkili olduğunu düşünüyorum.

Biraz önce bahsettiğiniz tıkanıklık durumunda hangi pazarlara yönelmeyi düşünürsünüz?

Afrika pazarından ciddi talepler geliyor. Özellikle son zamanlarda Nijerya ve Moritanya’dan sipariş istekleri ile karşılaşıyoruz. Bakir ve yüksek potansiyel oluşturmaları nedeniyle bizim için cazip pazarlar arasında yer alıyorlar. Bu bölgeden direk markaya gelen talepleri değerlendiriyoruz, ortak paydada buluşabildiğimiz takdirde iş anlaşmaları yapılabilir.

Saray Halı’nın yeni koleksiyonunda hangi tür halılar ön plana çıkıyor? Markada renk, desen ve motif olarak bu yıl neler göreceğiz?

Müşterilerin talepleri bu noktada belirleyici olabiliyor. Yurt içi müşterisi ile yurt dışı müşterisinin zevklerinin farklı olduğunu görüyoruz. Yurt dışı için hazırlanan bir tasarım bazen o bölgede daha az talep görürken, yurt içinde daha fazla tercih edilebiliyor. Bu nedenle, ülkemizdeki ve yurt dışındaki tasarımlar dinamik olarak farklılık oluşturuyor ve bu bizi, her bölge için daha özgün tasarımlar ortaya koymaya itiyor. Öte yandan halı tasarımındaki renk ve motif olarak trendleri takip edebilmek amacıyla fuarları referans alıyoruz. Dünyada tasarım anlamında muazzam bir şov sunan Fransa merkezli Maison et Objet ile İtalya’da düzenlenen İSaloni fuarlarını yakın takipteyiz. Koleksiyonların hazırlık evresinde dünyadaki trendlerde yaşanan evrim, bizim için önemli bir ilham kaynağı oluşturuyor. Marka olarak yılda birkaç kere konsept değişikliğine giderek, müşterilere zengin bir seçki sunuyoruz. Bu sene, tüm dünyanın son yıllarda benimsediği sadelik akımına kayıtsız kalmadan, doğanın doğal nüanslarını tasarımlara taşıdık. Temamızda natürellik on planda olduğu için, topraktan ağaca kadar doğadaki tüm güzellikleri halı üzerine resmettik. Avrupa’dan ülkemize kadar tüm hedef kitlenin beğenisini yakalayan evrensel bir koleksiyon oldu.

Halı tasarımında biraz daha derine inelim. Amerika halıyı dekoratif amaçlı kullanırken, doğuya uzandığımızda ise dekorasyonun yanında aslında daha çok ihtiyaç olarak kullanıldığını görmekteyiz. Bu da halının hem tasarımında hem metre kare olarak boyutunda farklılık oluşturuyor. Dünyadaki bu zenginlik ve farklılığı siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyada bazı ülkelerin geçmişten gelen bir halı kültürü var. Buna en güzel örnek İran, Rusya, Türkiye ve Arap ülkeleri diyebiliriz. Batıya gittiğimizde ise, örneğin Almanya’da halı kültürünün varlığından söz edemeyiz. Böyle ülkelerde halı sadece dekoratif bir ürün olarak kullanılır. Ülkelerin yaşam biçimlerine göre halı boyutlarında da mutlaka farklılıklar gözleniyor. Ortadoğu, Kazakistan ve Rusya’ya 4’e 8 ve 4’e 10 ebadında halı üretilirken, Almanya için 2’e 8 halı tercih ediliyor. Ortadoğu’nun kültürü gereği halı, üzerinde yaşanıldığı ve ibadet edildiği önemli bir unsur olarak dikkat çekiyor.

Peki ya tasarım?

Zevk noktasında tüm hedef kesimi yakalayabilmek adına birbirinden farklı çalışmalarımız oluyor.  Ortadoğu bölgesine daha klasik ve çiçekli desenleriyle harmanlanmış halılar üretirken, Avrupa’ya daha sade ve modern kesimlerin olduğu halılar üretiyoruz. Bu noktada zevkin yanında ülkenin coğrafi özellikleri, iklim ve yaşam biçimleri de bir o kadar etkili oluyor. Örneğin, Afrika ülkelerine halı ihraç ederken sıcak iklim nedeniyle daha ince halılar tercih ediliyor. Kuzeyde yer alan soğuk ülkeler için daha yünlü halılar üretiliyor.

Son dönemlerde iletişimin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla dünya küçülüyor ve herkes ortak paydada buluşabiliyor. Kuveyt’teki bir firmaya kırmızı renk halı önerdiğimizde tercih edilmeyeceğini söylerken, Suudi Arabistan konteynır olarak sipariş verirdi. Bu gibi farklılıklarla karşılaşabiliyorduk. Günümüzde ise teknoloji ve iletişimle dünyada genel bir tasarım algısı oluştu. Her ülkeye özel koleksiyon yavaş yavaş kendini evrensel tasarımlara bırakıyor.