Müşterilerin çizgisini yansıtan özel tasarımlar sunan Polyteks, yenilikçi yanını Ar-Ge Merkezi ile taçlandırmaya hazırlanıyor.
Taşdelen firması, bünyesindeki markaları ile üretimden, ihracat ve satışa kadar tüm kalemlerde edindiği tecrübeyi başarıyla halı sektörüne yansıtıyor. Taşdelen firmasının kurulduğu günden bu yana en önem verdiği noktanın Ar-Ge olduğunun altını çizen Ar-Ge ve Laboratuvar Şefi Seda Ünal, Polyteks markası için yapılacak yeni yatırımların sinyalini verdi.
Taşdelen firmasının faaliyetleri nelerdir? Nasıl başladı bu yolculuk?
31 yıllık geçmişiyle aile şirketi olan Polyteks firmasının temelleri 1986 yılında atıldı. Firmanın kurucusu olan Mustafa Taşdelen halen Ceo olarak görevini sürdürmektedir. Polyteks firması bünyesinde polyester iplik üzerine üretim gerçekleştiriliyor. Polyteks firmasının hemen ardından Taşdelen tekstil firması hayata geçiriliyor. Taşdelen Tekstil tarafından satış faaliyetleri ve dokuma kısmı yapılıyor. İtalya’da büyük bir iplik üreticisi olan Sinterama ile bir ortaklık imzalandı ve böylece Sinterama Taşdelen adı altında bobin boya ile büküm imalatına başlanıldı. Domotex Hannover Fuarı’na ise Polyteks adı altında katılım sağladık.
Bünyenizde yer alan firmaların size kattığı zenginliklerle, üretim tarafı için neler söyleyebilirsiniz? Nasıl bir süreç işliyor?
Taşdelen firması adı altında birbirinden farklı faaliyet alanlarına sahip üç tane markamız var. Polyteks markası ile polyester ipliğin ham maddesinden final haline kadar ki süreç bünyemizde gerçekleştiriliyor. Boya olarak Sinterama Taşdelen adı altında üretim yapılırken, iplik satışı ve dokuma alanında ise Taşdelen Tekstil tarafında faaliyet gösteriyoruz. Polyteks markasında üretim ve ihracat yapılıyor, sonrasında bu ürünler Taşdelen Tekstil adı altında satışa sunuluyor. Üretim yerimiz Bursa Demirtaş’ta konumlanmaktadır.
Taşdelen Gruop adı altında halı sektörü için neler üretiyorsunuz?
Polyester iplik üretimi çok yaygın olduğu için biz de en inovatif ürünleri hayata geçirmeye çalışıyoruz. Kısa havlı ve şagi halılar var. Halı firmalarının ihtiyaçları doğrultusunda o firmaların ar-ge ekipleri ile kendi ar-ge ekiplerimiz bir araya geliyor. Ortaya birbirinden farklı iplik türleri çıkarılıyor. Firma olarak bizim standart kalemlerimiz var ama bunların dışında özel üretim, yani müşteri odaklı ürünler de hayata geçiriliyor. Müşterilere özel çalıştığımız, onların çizgisini yansıtan tasarımlarda ortaya çıkarıyoruz. 200 renkten oluşan kartelamız dışında, müşterilerin talep ettiği farklı renkler ve tonlar çalışılıyor. Taşdelen Group olarak müşterilere çok hızlı cevap veren, müşteri bazlı bir firmayız.
Bünyemizde tekstil teknik adı altında bir işletim birimimiz mevcut. Halı tarafına yönelik imalatlar bu bölümden yapılıyor. Üretimin her hattında ise halı üretimi için kullanabilecek iplikler yapılıyor ama bazen ürettiğimiz ipliklerin sonraki aşaması da olabiliyor. Örneğin üzerine büküm koymak ya da fikseye girmesi, katlanması gerekiyor. Bunun için ürünün tam finale gidecek aşamasını birlikte çalıştığımız firmalar var.
Halı için hav oldukça önemli… Polyester ya da diğer ipliklerin üretim aşamasında içine bir apre yardımıyla mı bunu sağlıyorsunuz? Hav ipliğe nasıl entegre ediliyor?
Bu, halıda kullanılan iplik türüne göre belli oluyor. Firma halıyı üretirken belli bir çökme istediği noktada akrilik ipliği kullanıyor, oradaki desen çöken iplik dediğimiz malzeme ile yapılıyor. Daha yüksekte kalması gereken yerde de polyesterin normal hali kullanılıyor. Bu, tamamen oradaki desinatörün kendisinin ortaya çıkardığı bir farklılıktır.
Sadece yün olan bir halıda polyesteri kullanmanız gerekmez. Ama bu biraz müşterinin beklentisi ve markanın tercihi ile alakalı oluyor. Yünden yapılan bir halıya ince çizgi şeklinde polyester iplik kullanan markalar da var. Hangi iplikten nasıl bir formda halı ortaya çıkacağı tamamen markanın ve müşterinin tercihine kalıyor. Burada markaların ihracat yaptığı pazarlar da etkili bir faktördür. Pazarın tercihine göre bizden iplik talebi oluyor.
Yenilik konusunda müşteri taleplerine de cevap veriyorsunuz. Peki, kendi oluşturduğunuz yenilikler yani ar-ge tarafı için neler söylersiniz?
Biz müşterimizin tedarikçisiyiz. Bu sadece müşteri talepleri noktasında üretim yaptığımız anlamına gelmiyor. Bazen bizim ortaya koyduğumuz yenilik onlarında yeniliği oluyor. Bu süreç aslında her iki tarafı da besliyor. Müşteri ile ortak bir paydada buluşabilmek, beyin fırtınası yapabilmek çok önemli… Bunun içinde müşterilerle sürekli yakın temastayız. Onların taleplerini dinliyor, bir yandan da kendi ürettiğimiz yenilikleri sunuyoruz. Destekli ve desteksiz yani kendi öz kaynaklı projelerimiz her zaman devam ediyor. Önümüzdeki günlerde ar-ge merkezi başvurumuzu yapacağız. Yeni ürünlere ve farklı projelere her zaman önem veren bir firmayız. Yılda minimum iki yeni ürün hayata geçirme hedefimiz var. Ar-ge merkezi projesi ile de yaptığımız yenilikleri daha da arttırmayı planlıyoruz. Bu konuda zaten ülke olarak ar-geye çok önem vermemiz gerekiyor. Şuanda ar-geye yönelik devlet destekleri çok fazla var. Devlet destekli projeler olur ama öz kaynaklı projelerinde mutlaka olması lazım. Bu konuda firma yöneticilerin bizlere çok fazla desteği oluyor. Yönetim, “Böyle bir şey var hayata geçirelim” ya da “Bunu nasıl geliştirebiliriz” şeklinde dönüş yapıyor. Ar-geyi hayata geçirebilmek aslında en başta yönetimi ikna etmekle başlar. Biz bu anlamda yeniliklere her zaman hazır ve desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen bir kurumda çalışıyoruz.
Çin pazarının sektöre etkisi nasıl oluyor?
Sektörde yoğun bir Çin pazarı etkisi var ve bu zorluyor. Aynı şekilde buna Uzak Doğu pazarını da dahil edebiliriz. Bu durum zaman zaman fiyatları iyice kırdırma noktasına getiriyor. Standart basic bir ürün ile piyasada çok zor devam edilebilir. Belli bir fiyata gelindiğinde, benzerlerinden daha üst sekmentte ve farklı bir ürün sunulursa rekabet ortamından sıyrıla bilinir.
İhracata gelecek olursak, üretiminizin yüzde kaçını oluşturuyor? Hangi pazarlara ihracat yapıyorsunuz?
Öncelikli olarak Avrupa pazarına yoğun ihracat faaliyetimiz var. Yeni pazar oluşturmayı her zaman hedefliyoruz. Bu arayışta, fuarlar bize yeni bir pencere sunuyor. Her yıl Paris’te düzenlenen Premiere Vision fuarına katılıyoruz. Almanya Heimtextile fuarında düzenli olarak yer alıyoruz. Almanya Domotex Hannover ve İstanbul’da Evteks fuarlarında bulunuyoruz. Ayrıca Gaziantep Domotex fuarına da ziyaretçi olarak her yıl mutlaka katılıyoruz.
İkili anlaşmalarda fuarlar kadar sunduğunuz fiyatta önemli oluyor. Firma Çin’den fiyat aldığında bizim verdiğimiz fiyatı yüksek bulabiliyor. Kalite ve işçilik maliyeti açısından ucuz bir fiyat sunabilmek zor. Burada bizim Çin’den ayrıştığımız nokta ise, inovatif dokunuş ile kalite oluyor.
2017 yılı içerisinde yeni yatırımlar olacak mı?
Destekli projelerimiz arasında, Türkiye’de ilk defa component iplik üretimi de yer alıyor. Normalde monocomponent iplik üretilir. Bizim hattımızdaki bütün ipliklerimiz monocomponent oluyor. Bu uzun yıllardır kullanılan iki bileşenli bir teknik fakat daha öncesinde Türkiye’de yoktu. İki farklı polimer ya da iki farklı özellikteki polimerle yapılabiliyor. Aslında bu tamamen ipliğe katmak istenilen farklılıkla alakalıdır. Bu tekniği, 2012 yılında Türkiye’ye bu proje ile ilk biz getirdik. Pilot hattına başlanmıştı ve bu zamana kadar da bununla alakalı çok fazla çalışmamız olmuştu. Gördük ki; ortaya güzel ve talep göre farklı ürünler çıkıyor. Türkiye’nin dış alıma bağımlı olduğu bir iplik türünü şuan biz piyasaya üreterek servis edebiliyoruz. Böyle olunca da o component hattın yatırımı gündeme geldi. Bizim bu zamana kadar çalıştığımız pilot bir makineydi. Bu ürünler bu güne kadar hep Uzak Doğu’dan ithal edilmiş. Ar-ge dediğin sadece yeni bir şeyi ya da sıfırdan bir ipliği üretmek değil. Bu güne kadar yurt dışından ithal edilmiş bir ürünü de üretebilir, o pazarı kapatabilirsin. Önce dışa bağımlılıktan kurtularak gerçek anlamda biz olmamız lazım. Bizim elimizde imkânlar varken bunu değerlendirebilmeliyiz. Bu projede kullandığımız hammaddeleri de iç piyasadan temin ettik. İlk etapta kullanılan makine teknolojisi dışardan olsa da ürettiğimiz ürün yerliydi. Sonrasında teknoloji noktasında da kendi ülkemizde bu makinelerin üretilebileceğine inanıyorum.
2017 ve önümüzdeki 2018 yılları içerisinde makine yatırımı yapmayı planlıyoruz. Makine parkurumuz sürekli yenilenen ve gelişen bir parkur.