Ticaret merkezleri vasıtasıyla Amerika’da yeni bir oluşuma hazırlanan MOBSAD, oradaki potansiyel müşterileriyle buluşacak.
“Mobilya’nın hayatımızdaki yerinin farkında mısınız?” sloganıyla mobilya sektöründeki sorunları çözmek amacıyla yola çıkan MOBSAD, 2006 yılından beri mobilya sektörüne yön veriyor. MOBSAD’ın Kurucu Başkanı olan ve 2017 yılında gerçekleşen seçimle tekrar başkan olarak seçilen Nuri Gürcan ile IMOB fuarında bir araya geldik. Mobilya sektörünün kurumsallaşmaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Gürcan, bu noktada bazı teşvikler verilmesi ve verilen teşviklerin ulaşılabilir olması gerektiğini vurguladı.
Mobilya cari açık vermeyen ve hatta cari fazla veren ender sektörlerden bir tanesi. Tasarım konusunda sizin gibi markaların da desteği büyük. Sizce neler yapılması gerekiyor?
Artık taklit ürünlerden kaçınmak gerekiyor. Firmalar da merdiven altından çıkıp daha çok kurumsallaşmalı. Markalaşmanın önünün açılması sağlanmalı ve bu noktada İhracatçılar Birliği, Ekonomi Bakanlığı, KOSGEB gibi kurumların desteklerinin alınması çok önemli. Destek sağlanmasıyla birlikte rahat ulaşılabilir kılınması lazım çünkü herkes ulaşamıyor. Biraz bürokrasi engeli var. Anlatıldığında çok güzel fakat uygulamaya pratiklik kazandırılmasına ihtiyaç var. Bu şartlar oluşturulduğunda çok daha farklı şeylerin yapılabileceğini düşünüyorum.
Mobilya sektöründeki en büyük rakibimiz İtalyanlar. Biz şu an İtalyanlardan pay alıyoruz ve her girdiğimiz projede sunumumuzun çeşitli ve şık olmasına özen gösteriyoruz. Mesela bir otel yapılıyor, hareketli mobilyası, sabit mobilyası derken çok ciddi bir iş hacmi oluşuyor. Bir saray yapıyoruz, üç buçuk yıl sürüyor. Sadece mobilya bu kadar zaman alıyorsa işin büyüklüğünü siz düşünün. Sektörde ihracatta ortalama katma değer fiyatı kilogram başına 3.7 Dolarken, MOBSAD üyelerinin katma değerleri 25 Dolar civarında. Bazı ülkeler kilograma göre vergi alıyorlar. Sattığımız ürünlerin rakamlarına ve kilogramlarına baktığımızda bu fiyatları rahatlıkla verebiliyoruz. Çözüm ortağı olduğumuz projelerde katma değeri yüksek ürünler sunduğumuz için başarılıyız.
Oralara giden navlun ve gümrük vergisi yüzde 30’lara tekabül ediyor. Bu bizim için makul bir rakam çünkü biz de yurtdışından ürün getirdiğimiz zaman aynı vergileri ödüyoruz. Ama fabrikasyon yapan bir firma mesela 2 bin Dolara takım satıyor, 3 bin Dolar vergi veriyor. Tabii orada başarılı olma imkanı yok. Örneğin; İran’a baktığınız zaman pek çok Türk üretici orada firma kurdu.
Siz dernek olarak sadece mobilya değil, contract projeler de yapıyorsunuz çünkü ürettiğiniz ürünler hem katma değerli hem de dekorasyon hizmeti sunuyorsunuz. Bu yapı itibariyle mobilya sektörünün ne kadarına hakimsiniz?
Bunu çok başarılı bir şekilde ve çok kısa sürede yapıyoruz. Onun için şu anda tercih edilen bir durumdayız. Antalya’daki 5 yıldızlı otellerin birçoğunun kral dairelerini, girişleri ve lobileri yapıyoruz. Yani daha çok albeni noktalarında tercih ediliyoruz. Yurtdışında çalıştığımız 5-7 yıldızlı oteller var ve bunları yapanlar arasında Türk müteahhitler var. Onlara çözüm ortaklığı yapıyoruz, gelirimizin önemli bir bölümünü bu projelerden elde ediyoruz. Üretimimizin yaklaşık yüzde 40’ını bu projeler oluşturuyor. Bir de şunu vurgulamak istiyorum, Türkiye’de artık kentsel dönüşüm başladı ama yapılan yeni evler çok ufak. Küçük metrekareler olduğu için artık şu mobilyayı alıp evime götüreyim ve kullanayım durumu yok. Dolayısıyla mimari projeler ön plana çıkmaya dönüşüyor. Bu sebeple üyelerimizin hepsi ekip arkadaşları arasında mimarları bulunduruyorlar.
Çevre ülkelerdeki sıkıntılar, ekonomik baskı gibi sorunlar sebebiyle 2017 yılı çok parlak geçmedi. Fakat çoğu sektörden 2018 yılının çok güzel başladığını duyuyoruz. Mobilya sektöründe durum nedir? 2018 yılından neler bekleniyor?
Her yıl olduğu gibi 2018 yılına da fuarla başladık. Artık ekmek aslanın ağzında… Çok çalışırsanız, çok kişiye ulaşırsanız ve doğru tespitler yaparsanız hedeflerinizi yakalıyorsunuz. Çok ciddi büyüme rakamlarıyla karşılaşıyoruz. Bazı firmalar bunu başarıyor ve cirosunu ikiye katlıyor, bazı firmaların da rakamları düşüyor ve küçülüyor. Bunun tamamen firmaların stratejik planlarıyla alakalı olduğunu söyleyebilirim. Şu an kendi içlerinde sıkıntı yaşasalar da Irak, Libya, Suudi Arabistan ve Suriye bizi ayakta tutan pazarlar. Hem Türkiye’de ev yapıyorlar hem de oradaki büyük işlerini yapıyoruz. Çünkü Türkiye’de bizi tanıma fırsatı buluyorlar. Buraya geldikleri zaman ürünlerimize dokunarak, kalitesini kontrol edebilmeleri bizim için büyük avantaj. Bu anlamda ziyaretlerinin faydasını çok görüyoruz. Bunlarla birlikte Suudi Arabistan, Katar gibi bölgelerde büyük ölçekli evleri yapıyoruz. Zaten Azerbaycan ve Türki Cumhuriyetlerin de MOBSAD üyesi tüm firmaların mağazası veya bayisi var.
Yeni hedefler neler?
Dernek olarak Amerika’da bir oluşum yapmak istiyoruz. İhracatçılar Birliği ve Ekonomi Bakanlığı’nın Amerika’da ticaret merkezleri var. O ticaret merkezleriyle alakalı çalışmalarımız başladı. Her sektör kendi alanına göre bir yer açabiliyor. Katma değeri yüksek olduğu için gelişmiş ekonomiye sahip bölgeleri tercih edeceğiz. Ürünlerimiz Rusya pazarına da çok uygun. Direkt Türkiye’den ürün göndereceğiz. Süreci grup oluşturarak başlatıyorsunuz ve metraj talebiniz oluyor. Yeri ve şirketi İhracatçılar Birliği organize ediyor, şirket onların adına oluyor. Biz de götürüp ürünlerimizi sergiliyoruz. %75’ini devlet ödüyor, %25’ini biz ödüyoruz. Orada sıcak satış yapamıyoruz ama sipariş alıp Türkiye’den rahatlıkla gönderebiliyoruz. Ticaret merkezleri vasıtasıyla oradaki potansiyel müşterilerimizle buluşmayı hedefliyoruz.