Osmanlı’da Halı Sanatı

Osmanlıların meydana getirdiği sanat, bütün daha önceki Türk Sanatlarının, dünyanın en zengin kültürlerinin kaynaştığı topraklar üzerinde, yeniden ve dünya çapında bir değerlendirilmesidir (Aslanapa, 1984:1s).

HALI SANATI
Bu devirde hayvan halılarının yanı sıra geometrik dolgulu bölümler gösteren halıların da yapılmakta olduğu, tablolardaki halı tasfirlerinden anlaşılmaktadır. Bunlarda zemin karelere bölünmüş ve her karenin içi geometrik motiflerle dolgulanmıştır. Bunlar daha sonra Holbein adı ile tanınan halıların ilk basamakları olarak kabul edilebilir.
Tablolarda görülen az sayıda geometrik halılar, 15.yy ortalarında hayvan halılarının yerini almaya başlar ve yüzyıl sonunda hayvan halıları tamamen kaybolarak geometrik motifli halılar hakim olur (Aslanapa, 1987:61s).

Sanat tarihçilerinin aşağı yukarı, bize çok az numunesi intikal etmiş olan en eski halılar hakkında, halının yaşını kesin olarak tayinde ve halıları tasnifte, karşısında bulunmuş oldukları güçlük, onları bu halılarla Avrupalı ressamların yeniden resimlerini yapmaktan zevk duydukları halı resimlerini karşılaştırmaya sevketmiştir. Holbein, Bellini, Lotto halılarına ilişkin seriler, işte bu şekilde tesis edildi. En yeni halılara ilişkin isimler, imâlathaneden çok ticaret merkezlerinin isimlerinden oluşmaktardır; “Kura”, “Ladik”, “Bergama” halıları gibi. Bazıları, “Holbein”ların geleneğini sürdüren ve henüz imâlathaneleri yok olmamış olan halılar (Bergama), ekseriyetle, canlı renklerdir (Milas) ve nakışı mihrâb şeklindedir; o yüzden, bunlara, üzerinde secde edilen halı manâsında, seccâde denir.

En meşhurlarından, nakışları soyut olan, renkleri mahdut olan “Holbein” halısı, sekizgen yuvarlaklardan dengeli ve düz çizginin hâkim olduğu bir kompozisyon yaratan son derece grifit süslerden müteşekkildir (Roux, 1992:901s.)

hali2Teknik özellikleri, motiflerin sıralanışı, Holbein halıları denilen grubun, Uşak bölgesine bağladığımız tipindekine benzer halılar, tamamen yün malzemeden ve Gördes düğümü (Türk düğümü) ile yapılmışlardır. Ancak geometrik motiflerin yerini bitkisel motifler ve bilhassa bu grup halılar için karakteristik olan madalyon almıştır.

Madalyon şekli Türk halılarında ilk defa 16. yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır. Halının tam ortası iri bir madalyonla belirtilmiş, köşeler bordürle kesilmiş çeyrek madalyonlarla değerlendirilmiştir. Madalyonların içi ve halının zemini bitkisel süslemeler ve insanı hayvan figürlü kompozisyonlarla doldurulmuştur. Bu motifler aynı devir minyatürlerinde de görülür. Halılara örnek teşkil eden kartonları hazırlayanlar, minyatürler yapan sanatkârlardı. Örnekler minyatür sanatına göre şekillenmişlerdir (Yetkin, 1991:87s).

Holbein halılarının III. ve IV. tiplerinden gelişen Bergama halılarında geometrik desenler ve kuvvetle üsluplanarak geometrik şemaya uydurulmuş bitki motifleri görülür. Bunların en önemli tiplerinden biri, halı zeminin enine dolduran iki veya üç çeşit karenin üst üste sıralanmasını gösterir. Karelerin ortasına sekizgenler, bazen altıgen yerleştirilmiş, köşeler üçgenlerle doldurulmuştur. Diğer bir tip, ortadaki esas motfi olan sekizgenin etrafında küçük sekizgenlerin gruplaşmasını gösterir. Geometrik motifler yanında, kuvvetle üsluplanmış bitki motifleri de geometrik düzene uymakla beraber bordürlerde ve 19. yüzyıldan sonraki halılarda natüralist çiçek ve yaprak motifleri görülür. 18. yy örneklerinde dolgu motifi olarak tekrar ortaya çıkan küçük hayvan figürleri Bergama halılarının Hayvan halıları ile bağlantısını açıkça belli eder (Aslanapa, 1987:134s).

osmanli_sanati

16. yüzyıl, Türk halı sanatının en parlak devri olarak kabul edilmeye lâyık bir zenginleşme göstermektedir. 1514’te Tebriz’in ve 1517’de Kahire’nin Osmanlılar tarafındana alınması, Türk halı sanatında yeni bir teknik ve desen anlayışını sağlamıştır. Bu yeni anlayışın şekillendirdiği halılar, Osmanlı saray halıları adıyla tanınmaktadır. Türk sanatında birbirine bağlanan halı tipleri dışında kalan tek grup olmalarıyla dikkati çekerler. Bu halılar, bir gelişme sonucunda değil, birden ortaya çıkmışlardır. 16. yüzyıl İran halı sanatından ilham alınmış sivri kıvrık hançer yaprakları, palmet şekilleri ve madalyonlar tipik bir Türk üslûbunda natüralist lâle, sümbül, karanfil çiçekleri ile birleştirilerek yeni bir halı deseni dünyası yaratılmıştır. İran halıllarının zemin dolgusu olarak görülen kıvrık dal sistemi, Osmanlı saray halılarının zemininde daha gevşek halde esas örnek olarak kullanılmıştır. Araya katılan bahar çiçekli tabiattakine çok yakın bir naturalizmle verilerek örneği zenginleştirmiştir. Osmanlı saray nakkaşlarının 16. yy boyunca geliştirdiği üslupları Osmanlı saray halılarında en olgun şekilde birleşerek, saray halısı sanatındaki üstünlüğünü de belirtmektedir.

Osmanlı saray halılarının bir özelliği de, İran halılarına has madalyon düzeninin tamamen Türk halılarına has bir şekilde uygulanışıdır. İran halılarında esas motif olan madalyon, Osmanlı saray halılarında ikinci derecede bir motif olmuştur. Esas örnek zeminin süslenmesidir. Madalyon kaldırılsa bile zemin örneği değerinden kaybetmez. Sanatkârlar tarafından çizilen ve Türk Çiçeği adı verilen lâle, sümbül, karanfil ve gülün verilişindeki naturalizm ile tabiattan uzak palmet ve rozetlerle birleştirilerek, madalyonun da kullanılmasıyla meydana getirlien desen zenginliği ve kompozisyon sağlamlığı, Osmanlı saray üslûbundaki yüksk sanat duyuşunu kuvvetle ifade etmektedir. Çok zarif ve ince olan bu desenlerin yapılabilmesi için İran düğümü tekniği kullanılmıştır.

İlk Osmanlı saray halılarının renklerinde tatlı bir krımızı, sıcak bir sarı, koyu mavi ve çimen rengi yeşili kullanılmıştır ki, bu renkler Memlûk halılarında da kullanılan renklerdir. Osmanlı halıları ipek gibi yumuşak bir yünden yapılmıştır. Bursa’da yapılmış olduğu ileri sürülen halılarda ise malzeme farkı görülür. Çözgü ve atkılar ipekten yapılmıştır (Yetkin, 1991:116s).
Saray halıları masa örtüsü olarak da kullanıldığı için, buna uygun yuvarlak veya haçvari biçimlerde yapılanları da vardır. Avrupa saraylarına hediye olarak gönderilen bu halılardan memleketimizde İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde biri harap halde iki büyük halı ile, küçük bir seccade, Topkapı Sarayı’nda da büyükçe bir seccadeden başka örnek kalmamıştır. Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’ndeki büyük halı kırmızı zeminli olup, örnekler beyaz renkli, iri çift rûmîlerin meydana getirdiği dört kollu motiflerin zemin rengi koyu mavi ve yeşil olarak değişik ek seriler üzerinde sonsuz sıralanmasını gösteriyor. Bunların dört tarafındaki palmetler birbirine bağlanarak sağlam bir baklava şeması meydana getiriyor (Aslanapa, 1987:141s).

Hakkında haligazetesi 32 Artikel
Halı Gazetesi, Halı Mağazaları, Halı üreticileri, dekorasyon ürünleri, iç mimarlık ofisleri sahibi iş adamlarına ücretsiz olarak dağıtımı yapılan ve sektörel gelişmelerden haberdar eden aylık bir yayındır.