Iraklı kadınlar halı dokuyarak aile bütçesine katkı sağlıyor

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) halı dokuma atölyesinde çalışan onlarca kadın, el emeğiyle yapılan halı ve kilimler sayesinde aile bütçelerine katkı sağlarken, birçoğu da bu sayede çocuklarının okul masraflarını karşılıyor.

Irak merkezi hükümetinin, yaklaşık 4 yıldır IKBY’deki memur maaşlarını ve bütçe payını göndermemesi nedeniyle, Erbil, Duhok ve Süleymaniye sakinleri maddi açıdan kötü bir süreçten geçiyor.

Maddi durumu kötü olan aileler ise sadece hükümetten maaş alanlardan oluşuyor. Bunu telafi etmek için erkeklerin yanında kadınlar da iş hayatına girip, bu sıkıntılardan kurtulmanın çaresine bakıyor.

Erbil’in Koysancak ilçesinde dönemin Irak merkezi hükümeti tarafından 1971 yılında kurulan küçük el işi dokuma atölyesi son zamanlarda birçok kadının çalıştığı mekana dönüşmüş durumda. Koysancak’taki yaklaşık 50 yıllık atölye, birçok kadına ekmek kapısı olmaya devam ediyor.

Çeşitli renk, motif ve desenlerle süslenen el dokuması kilim ve halılar, yüz yıllardır süre gelen bir geleneğin mirasçısı Koysancaklı kadınlar tarafından, ev ekonomisine katkı sunmak için dokunarak, sipariş üzerine satılıyor.

Günde iki vardiya şeklinde atölyede çalışan kadınlar, geri kalan zamanlarda da ev işlerini yürütmeye çalışıyor.

Her bir halının ortalama beş ay gibi uzun bir sürede tamamlandığı göz önüne alındığında ortaya konulan emeğin ne kadar büyük olduğu anlaşılıyor. Piyasada satılan fabrikasyon halılara kıyasla fiyatları oldukça pahalı olan el dokuması halı ve kilimler özellikle turist ve yurt dışına gidenlerin ilk almak istediği hediyeler arasında yer alıyor.

Koysancak’taki kadınların elinden çıkan bir halının metrekare fiyatı ise ortalama 250 dolar civarında.

El emeğini ve göz nurunu katarak bu işi tam 20 yıldır sürdüren Nemam Ahmed Mustafa, bu işin usta çırak yoluyla bugünlere ulaştığını ancak yeni ustaların yetişmesinde zorluk çektiklerini ifade etti.

Mustafa, “Bu işin gelecek kuşaklara aktarılması için yeni çırakların yetişmesi lazım ama insanlar bunu öğrenmekten kaçınıyor, çünkü bu iş sabır ister, titizlik ister, disiplin ister. Bu işin belirli zorlukları da mevcut, mesela bel ağrısı, boyun ağrısı, göz bozukluğu bunların hepsine yol açabiliyor.” dedi.

“Yıllardır, birçok desenden halı ve kilim yaptım, bu kadar emek sonucu ortaya çıkan bu ürünlerin bir yerlerde kullanılması, insanların hoşuna gittiği gibi beni de mutlu ediyor diyen Mustafa, “Bu yüzden işimi daha çok seviyorum. Bu sayede birçok zor zamanda aileme destek oldum ve üç çocuğumu kendi emeğim ile okutuyorum.” diye konuştu.

Çocukluğundan beri dokuma atölyesinde çalışan bir başka kadın işçi Mahbube Osman, 30 yıldır durmadan halı ve kilim dokuduğunu bu yüzden hem belinde hem de gözlerinde rahatsızlıklar olduğunu dile getirdi.

45 yaşındaki Osman, “5 çocuğum var, bütün bu emeğimin karşılığıyla onları okutmaya çalışıyorum. Benden daha güzel bir geleceğe kavuşmaları tek arzum.” ifadelerini kullandı.

– Halı ve kilim dokuma işi en önemli kültür taşıyıcı öğelerden sayılıyor

Dokuma Atölyesi Müdürü Kava Berzenci ise atölyede belli aralıklarla üretim yapıldığını aktararak, yıllar içinde atölye sayesinde birçok kadının meslek öğrendiğini ve çalışmalarının karşılığında evlerine ekmek götürdüğünü söyledi.

Berzenci, atölyede ortaya çıkan ürünlerin başta Kültür Bakanlığına bağlı tesislerde olmak üzere çeşitli turistik mekanlar ve butiklerde satışa sunulduğunu ancak terör örgütü DEAŞ’ın ortaya çıkması ve ekonomik kriz nedeniyle satışlarının eskiye oranla azaldığını kaydetti.

Hükümet bünyesindeki dokuma atölyesine, daha önce bütçe ayrıldığını kaydeden Berzenci, Erbil yönetiminin Bağdat’tan bütçe payını alamaması nedeniyle kendilerinin de zor durumda kaldığını az da olsa halı satışlarından dolayı ayakta kaldıklarını belirtti.

Yüz yıllardır süre gelen el işi halı ve kilim dokumasının coğrafyadaki en önemli kültür taşıyıcı öğelerinden biri olduğunu da anlatan Berzenci, sözlerini şöyle tamamladı:

“El işi dokuma ve benzeri işlerin, bölgemiz açısından önemi oldukça büyüktür. Yıllarca savaşın ve kaosun hüküm sürdüğü bu coğrafyada bu tür hem kültürel hem de ekonomik açıdan bölgeye katkı sağlayan şeyleri görmek insanın içine su serpiyor, buraya olan güveni artırıyor.”